Türkiye'den Gambiya'ya giden 19 kişilik sağlık ekibindeki uzmanlar, yaptıkları ameliyatlarla birçok hastanın hayatına dokunurken, asıl değerin, tıbbi müdahalenin ötesinde insana temas etmek ve güven inşa etmek olduğunu belirtti.
Afrika'da yürütülen sağlık faaliyetlerinde görev alan uzman doktorlar, kıtaya yönelik yardım çalışmalarının yalnızca tıbbi müdahalelerden ibaret olmadığını belirterek, insanların hayatlarına dokunmanın, güven kazanmanın ve kalıcı etki bırakmanın önemine dikkati çekti.
Alanında uzman doktor, hemşire, anestezi teknisyeni ve sivil
toplum gönüllülerinden oluşan Türk sağlık ekibi, Gambiya'da ücretsiz muayene ve
ameliyatlarla yüzlerce kişiye faydalı oldu.
Genel cerrahi, üroloji, kulak burun boğaz (KBB), kadın doğum
ve plastik cerrahi alanlarında uzman doktorların bulunduğu ve cerrahi ağırlıklı
çalışma yürütülen organizasyon kapsamında çok sayıda muayene ve ameliyat
yapıldı.
Gambiya'ya giden doktorlar, Türkiye'den yola çıkan ekiplerin
her operasyonunun ve her temasının yerel halkta derin izler bıraktığını,
karşılaştıkları zorluklara rağmen "insana dokunmanın dönüştürücü
gücüne" tanıklık ettiklerini belirtti.
Tüm Afrika'nın Dostları Derneği (TADD) Başkan Yardımcısı ve
üroloji uzmanı Op. Dr. Serhat Onur, AA muhabirine, Gambiya'ya en son gittiği
kasım ayındaki görevinde 19 kişilik sağlık ekibiyle 86 ameliyat yaptıklarını
söyledi.
Yüzlerce hastaya ücretsiz hizmet sunulduğunu belirten Onur,
Afrika'daki gönüllü çalışmaların para için yapılacak bir iş olmadığını dile
getirdi.
Afrika'ya ilk kez 2009'da gittiğini ancak gönüllü
yolculuğunun hiç planlamadığı şekilde gerçekleştiğini anlatan Onur, "İlk
gidişimde 'bir daha gelmem' demiştim. Ama bir çocuğun boynuma sarılması her
şeyi değiştirdi. O andan sonra 37 kez daha gitmeyi kendime görev bildim. Gönlün
dili olmadığını orada anladım." dedi.
"Cihazları Tamir
Edecek Vidaları Bile Kendimiz Götürüyoruz"
Onur, TADD'ın Afrika'daki gönüllü sağlık çalışmalarının
2015'ten bu yana sürdüğünü, Uganda, Etiyopya ve Çad'ın ardından Gambiya'ya
gittiklerini söyledi.
Gambia'da 100 bin kişiye sadece 10 hekimin düştüğüne dikkati
çeken Onur, "Birçok kişi hayatında ilk kez uzman hekim görüyor. Bu nedenle
bazı ameliyatlar bölgede ilk kez yapılıyor, örneğin Bansang'da ilk defa bir
prostat ameliyatı gerçekleştirdik. Yerel doktorların bunu kendi başlarına
yapacak noktaya gelmeleri için elimizden geleni yapıyoruz." diye konuştu.
Onur, Gambiya'da hemşire ve diş hekimi sayısının da dünya
ortalamasının çok altında olduğunu belirterek, Bansang'da 2 diş hekiminin tüm
bölgeye baktığını, bir sonraki gidişlerini diş üzerine planladıklarını ifade
etti.
Türkiye'nin Afrika'daki gönüllü sağlık çalışmaları konusunda
devlet kurumlarının önemine işaret eden Onur, "Türk İşbirliği ve
Koordinasyon Ajansı (TİKA) olmasa bu çalışmaların yapılması çok zor olurdu.
TİKA 2009'dan beri projelerimizi destekliyor. Sağlık Bakanlığı da izin
süreçlerini yürütüyor." dedi.
Onur, Gambiya'ya son gittiklerinde plastik cerrahiden kadın
doğuma, genel cerrahiden KBB ve anesteziye uzanan geniş bir ekiple çalıştıklarını
belirterek, tüm malzemeleri, ilaçları, hatta bozulan cihazları tamir edecek
vidaları bile kendilerinin götürdüğünü söyledi.
Hastayı taburcu olana kadar takip ettiklerini ve bölge için
ilk niteliğinde operasyonlar gerçekleştirdiklerini ifade eden Onur, aynı zaman
Banjul'da yerel cerrahlara eğitim verdiklerini dile getirdi.
Onur, Gambiya görevi sırasında yaşadığı unutulmaz anısını
şöyle anlattı:
"Doğuma giren ekip bir bebeği çıkardı. Tam kapatırken
bir kıpırdama fark edildi, ikinci bebek varmış. Yerel doktor onu ölü sanıp
kenara koydu. Hemen müdahale ettik ve hayata döndürdük. Biz olmasaydık o çocuk
muhtemelen yaşamayacaktı. Bu inanılmaz bir duyguydu."
"Kanser Tanısı
Koymak Bile Lüks"
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim
Dalı Öğretim Üyesi Dr. Baran Mollavelioğlu da Afrika'ya ilk kez gittiğini ve bu
deneyimin kendisi için "sarsıcı ama öğretici" olduğunu belirtti.
Kanser alanındaki yetersizliklerin çarpıcı olduğunu söyleyen
Mollavelioğlu, "Türkiye'de ne kadar iyi bir sağlık sistemine sahip
olduğumuzu orada bir kez daha anladım. Kanser taraması, görüntüleme,
laboratuvar gibi imkanların olmayışı insanların kaderini belirliyor. Kanser
tanısı koymak bile lüks." ifadesini kullandı.
Afrika'da sağlık hizmetlerinin paralı olması nedeniyle pek
çok hastanın tedavi olamadığını belirten Mollavelioğlu, gönüllü ekip olarak
özellikle maddi durumu yetersiz hastaların ameliyatlarını üstlendiklerini dile
getirdi.
Mollavelioğlu, "Normalde en çok yaptığımız
ameliyatlardan biri fıtık ameliyatı oldu. Türkiye'de bu ameliyattan sonra
hastalar ertesi gün ağrı hisseder ve ağır kesici veririz. Orada kaç tane
yaptığımızı hatırlamıyorum ama her hastaya 'ağrın var mı?' diye sorduğumuzda
herkes 'yok' dedi. Bu bana ilginç geldi. Minnettarlıktan mı, memnuniyetten mi
yoksa gerçekten ağrıyı önemsemeyecek kadar zor şartlara alışkın oldukları için
mi bilmiyorum." diye konuştu.
Doktorluğun yalnızca mesleki bir faaliyet olmadığını, insana
dokunmakla anlam kazandığını vurgulayan Mollavelioğlu, Afrika'da çok büyük bir
nüfusun yardıma ihtiyaç duyduğunun altını çizdi.
Mollavelioğlu, "Afrika'nın geri kalmış olmasını
sömürgecilik geçmişine bağlıyorum ve bunun insanlığın ayıbı olduğunu
düşünüyorum. Bu ayıbın bir parçası olmak istemiyorum. Yanlış buluyorsam elimden
geleni yapmalıyım. O yüzden fırsat oldukça gitmek istiyorum." dedi.
"Bir Lolipopa
Gülüşünü Görmek İnanılmaz Bir Duygu"
Gambiya'da gönüllü olarak görev yapan Üsküdar Devlet
Hastanesi ameliyat hemşiresi Seyhan Öztürk de Afrika'ya üçüncü gidişinde yine
unutulmaz deneyimler yaşadığını söyledi.
Öztürk, bir yetimhaneyi ziyaret ettikleri günü anlatırken,
"Bir çocuğun sadece bir lolipopa gülüşünü görmek inanılmaz bir duygu.
Ekibe yeni katılan arkadaşlarımızın mutluluğu görülmeye değerdi." diye
konuştu.
Kadın hastalarla kurduğu bağ için Öztürk, "Bütün
arkadaşlarımıza takı, toka ne varsa verin dedik. Arkadaşlar da sağ olsun çoğu
verdi. Ben de götürüyorum. Kulağımdaki küpeyi, kolyemi çıkarıp hediye ettim. O
kadar hoşlarına gidiyor ki. Senden irite edici bir hareket görmeyince
anlıyorlar ki insanız. Herhangi bir zararımız yok. Onlar için gelmişiz. O güven
gözlerinden okunuyor." ifadesini kullandı.
Gönüllü ekibin yalnızca ameliyat yapmadığını, aynı zamanda
eğitim de verdiğini söyleyen Öztürk, "Ameliyathane düzeninden hasta
taşımaya kadar pek çok konuda eğitim veriyoruz. Bir hastayı sedyeye nasıl
taşımaları gerektiğini gösterdik. Masayı nasıl sildiğimizi izleyip aynısını
yaptılar. Bizden mutlaka bir iz kalmalıydı ve kaldığına inanıyorum." diye
konuştu.
Öztürk, en unutamadığı anlardan birinin, bacağında büyük
doku kaybı olan genç bir hastanın operasyonu olduğunu belirterek şunları
kaydetti:
"2 gün sonra pansumanı açtığımızda yüzündeki mutluluk
tarifsizdi. Bir eser bırakmışız gibi hissettim. İnsan olarak onlara değer
verdiğimizi göstermeye çalıştık. Ameliyat sonrası serviste ziyarete
gittiğimizde hastaların gözünde o minnet duygusunu görebiliyorduk. Benim
gözlerim doluyor, aklıma gelince."
Kaynak: AA