İstanbul Valisi Sayın Davut Gül tarafından yürütülen “Çekirdek Mahalle Projesi”, kağıt üzerinde mahallelerin ihtiyaçlarını tespit etmeyi ve daha etkin bir yerel yönetim modeli oluşturmayı amaçlıyor. Ancak sahadan gelen bazı geri bildirimler, projenin uygulanışında ciddi bir eksiklik olduğunu gösteriyor: Seçilmiş muhtar heyetlerinin devre dışı bırakılması.
Oysa muhtarlar, mahalle halkının oylarıyla seçilen, kanunen yetkilendirilmiş
ve doğrudan mülki idareye bağlı kamu görevlileridir. Mahallenin sorunlarını en
iyi bilen ve temsil eden kişi, yine o mahallenin muhtarıdır. Bu gerçeği
görmezden gelerek yapılan her çalışma, hem hukuki zemini zayıflatmakta hem de
toplumsal karşılık bulmamaktadır.
Her mahalle projesi, kökünü ve meşruiyetini halktan
almalıdır. Bu nedenle bu tür projelerin mutlaka ve istisnasız olarak muhtar
heyetleri üzerinden yürütülmesi gerekir.
Biz Ankara İskilipliler Derneği olarak geçmişte benzer bir
proje yürüttük. Tüm adımları muhtarlarımız üzerinden koordine ettik. Ancak
proje, ne yazık ki belediye başkanımızın ve kaymakamımızın yeterli
sahiplenmemesi, ayrıca muhtarlarımız üzerinde oluşturulan olumsuz etki
nedeniyle başarılı olamadı.
Sonuç mu?
Bu başarısızlığın bedelini İskilip halkı, ilçe merkezi ve
bağlı köylerimiz ödeyecek. Oysa amaç hizmetse, halkın faydasını önceleyen her
çalışmanın engellenmek yerine desteklenmesi gerekirdi.
Seçilmiş bir belediye başkanının ve devlet tarafından
görevlendirilmiş bir kaymakamın, toplumsal fayda üreten bir projeye engel
olması anlaşılır değildir. Kamu yönetiminin temel ilkesi, yerel dinamikleri
güçlendirmek, millete hizmet için çalışan tüm unsurları desteklemektir.
Bugün İstanbul’da yaşanan benzer yaklaşım, sadece bürokratik
bir hata değildir; mahalle iradesine karşı saygısızlıktır. Halkın oyuyla gelen
muhtarlığı görmezden gelmek, o halkı yok saymaktır.
Her şey günübirlik yönetim anlayışından uzaklaşıp, ortak
aklın ve yerel temsilin kıymetinin bilinmesiyle düzelir. Mahalleye hizmet,
ancak o mahallenin temsilcisiyle birlikte yapılır.