Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesinde tedavi gördüğü hastanede yanlış kan verilmesi sonucu hayatını kaybeden Gülseren Alkaya’nın (67) ölümüne ilişkin açılan davada Kahramanmaraş 1’inci İdare Mahkemesi, Sağlık Bakanlığının aileye 240 bin TL manevi tazminat ödemesine hükmetti.
Olay, 27 Şubat 2020’de Elbistan Devlet Hastanesinde meydana
geldi. Rahatsızlığı nedeniyle hastaneye yatırılan Gülseren Alkaya hayatını
kaybetti.
İddiaya göre hastane, aileye ölüm nedeninin kalp krizi
olduğunu söyledi ancak hastaneden bir kişinin polisi arayıp, 'Kadına yanlış kan
verildi o nedenle öldü. Olay örtbas ediliyor' diye ihbarda bulundu. Bunun
üzerine başlatılan soruşturmada kan grubu 0 Rh (+) olan Gülseren Alkaya’ya
hemşire Abdullah Ö. (38) tarafından A Rh (+) kan verildiği ve kadının bu
nedenle yaşamını yitirdiği tespit edildi.
Bunun üzerine Abdullah Ö. hakkında Elbistan 4’üncü Asliye
Ceza Mahkemesi’nde ‘Taksirle ölüme neden olma’ suçundan 15 yıla kadar hapis
istemiyle dava açıldı.
Dava sonunda mahkeme, Abdullah Ö.'ye 3 yıl 4 ay hapis cezası
ile 1 yıl 3 ay meslekten men cezası verdi. Hemşire karara itiraz etti.
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16’ncı Ceza Dairesi itirazı reddedip yerel
mahkemenin hapis cezasını onarken, meslekten men cezasını da 1 yıl 8 aya
çıkardı.
Gülseren Alkaya’nın 6 çocuğu, olayda idarenin de kusuru
olduğu iddiasıyla Kahramanmaraş 1’inci İdare Mahkemesi’ne maddi ve manevi
tazminat davası açtı. Mahkeme dosyayı bilirkişiye gönderdi. Bilirkişi, 2010
Yaşam Tablosu’na göre Gülseren Alkaya’nın muhtemel yaşam süresinin 79 yıl 9 ay
olduğu, 67 yaşında vefat etmesi nedeniyle de olay tarihine göre kalan ömrünün
12 yıl 8 ay olduğu belirtildi.
Raporun hukuki değerlendirme bölümünde Gülseren Alkaya’nın
yaşı ve sosyoekonomik durumu ile tazminat talep edenlerin yaşı ve evli
olmaları, sosyoekonomik durumları dikkate alındığında her bir davacı için
hesaplanan maddi tazminatın 0 TL olduğu kaydedildi.
“Manevi tazminat,
zenginleşmeye yol açmayacak miktarda saptanması zorunludur”
Bu rapor üzerine mahkeme, davacıların maddi tazminat
talebini reddedip her bir davacı için 40 bin lira olmak üzere Sağlık
Bakanlığı’nı toplam 240 bin lira manevi tazminat ödemeye mahkum etti. Kararın
gerekçesinde şöyle denildi:
“Manevi tazminat, patrimuanda meydana gelen bir eksilmeyi
karşılamaya yönelik bir tazmin aracı olmayıp, manevi tatmin aracıdır. Başka
türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı, manevi tazminatın
parasal olarak belirlenmesini zorunlu hale getirmektedir. Olayın gelişimi ve
sonucu, ilgilinin durumu itibarıyla uğradığı manevi zarara karşılık takdir
edilecek manevi tazminatın, manevi tatmin aracı olmasından dolayı zenginleşmeye
yol açmayacak miktarda, fakat idarenin olaydaki kusurunun niteliği ve
ağırlığını ifade edecek ölçüde saptanması zorunlu bulunmaktadır. Diğer
taraftan, tazminat sadece maddi değerlerde meydana gelen eksilmelerle sınırlı
bir giderim yolu değildir. Aynı zamanda kişinin, yaşamında ortaya çıkan
olumsuzluklar nedeniyle duyduğu her türlü sıkıntı ve üzüntüden kaynaklanan
manevi zararların da manevi tazminat ödenerek tazmini Anayasal ve yasal
düzenlemelerin gereği olduğundan, davacıların annesi Gülseren Alkaya'nın vefat
etmesi nedeniyle davacıların elem ve ıstırap duydukları ve bu bağlamda manevi
zarara uğradıkları açık olup, olayın oluşumu ve niteliği de dikkate alınarak
takdiren davacılardan her birine 40 bin lira manevi tazminatın ödenmesi
gerektiği sonucuna varılmıştır.”
"Sağlık
Bakanlığına dava açtık"
Kararı değerlendiren Gülseren Alkaya'nın oğlu Mehmet Akif
Alkaya, annesini grip şikayetiyle hastaneye götürdüğünü, taburcu edilmesini
beklerken cenazesini aldığını belirtti. İlk başlarda annesinin ölümünün
üzerinin örtülmeye çalışıldığını öne süren Alkaya, şunları söyledi:
“Annem grip olmuştu, Elbistan Devlet Hastanesine götürdüm.
Aynı zamanda şeker hastası ve 3 gün hastanede yatırdılar. 3’üncü günün
sabahında annemin taburcu olabileceğini ancak bir ünite kan vermeleri
gerektiğini söylediler. Öğleden sonra kan vereceğiz, ondan sonra da
götürebilirsin kanı düşmüş dediler. Öğleden sonra güvenlikçi arkadaşım aradı,
hastaneye çağırdı. Ben de herhalde annemi taburcu ettiler diye düşündüm ve
hastaneye gittiğimde annemin kalp krizinden öldüğünü söylediler. Haberi alınca
ben yıkıldım. Annemi morga aldılar ben de defin işlemleri için köye gittim.
Daha sonra hastanenin müdürü beni arayıp, anneme otopsi yapacaklarını söyledi.
Gittiğimde otopsiyi yapmışlardı. Savcıyla görüştük ve prosedür gereği ön otopsi
yaptıklarını söyledi.
Daha sonra Malatya’ya gönderdiler ve orada da otopsi
yaptılar. Hastanede çalışan bir kişi emniyeti arayarak Gülseren Alkaya adına
hastaya yanlış kan verildiğini, hastanın yanlış kandan öldüğünü söylüyor.
Soruşturma bittikten sonra dava açılıyor ve hemşireye 3 yıl 4 ay hapis cezası
veriyorlar. Bu ihbarın üzerine savcılık soruşturma başlatıyor, bir hemşirenin
yanlış kan vermesi sonucu annemin öldüğü soruşturma sonunda ortaya çıkıyor. Bir
daha bu tür olaylar yaşanmaması adına Sağlık Bakanlığına dava açtık. Mahkeme,
maalesef tazminat olarak 240 bin liraya hükmetti. Yani bir insanın değeri,
benim annemin canı 240 bin liraymış.”
Kaynak: DHA